Apolline her zaman ki gibi film izleyip yanında mısır yemeyi çok seviyordu. Sanırım gece erken yatmıştı ki sabah saat 09.00 da kalkmıştı. Uyumayı çok sevdiği için çoğu zaman akşama kadar hiç uyanmamak hatta uyandırılmamak istiyordu. Sıcacık kalan yatağından kalkıp yavaş yavaş merdivenlerden aşağı inmeye başladı. İlk önce anne ve babasının uyanıp uyanmadığını kontrol etmek için sağına sonra da soluna baktı. Anne ve babası uyanmamıştı. Apolline de hemen mutfağa doğru gitti ve mutfağın kapısını kapatıp mısır patlamaya başladı. Mısırı patlatırken beklemekten sıkılmıştı. Biraz buzdolabını ve diğer dolapları karıştırmaya başladı. Aradan 15 dakika geçti ve '' Eyvah! mısırı unuttum! '' dedi. Ocağın altını söndürüp birden tencerenin kapağını açtı. Mısır tam kıvamına gelmişti. Kafasını tencerenin içine yaklaştırıp derin bir iç çekti ve '' Ohh, mis gibi olmuş. Mısırlarım yandı diye çok korktum vallahi '' dedi. Kendi kendine gülümseyip mısırı tabağa dökmeye başladı. Tabağı eline aldı ve tam kapıyı açacak iken tabağı bangonun üzerine koyup açmayı denedi.
'' Ah ben ne aptalım. Tabağı bangonun üzerine bırakmadan kapıyı nasıl açabilirim ki? '' dedi ve tabağı bangonun üstünden alıp doğru odasına çıktı. Kapısını sessizce kapatıp korku filmi açmak istedi yada açacağı film romantik de olabilir di.
Yatağına birden oturdu ve bir kaç tane mısırı yatağının bir kaçını da bilgisayarının üstüne dökmüştü. Yavaş yavaş toplayıp tabağına geri koydu sıcacık ve elini yakan mısırları. Bir tane film seçip arkasına yaslandı, bağdaşını kurup üstüne yorganı çekti ve mısır tabağını üstüne aldı. Bilgisayarını da karşısına koydu.
Odasının içi çok sıcak ve havasız oldu. Gidip biraz camı açtı ve perdesini camdan söktü ve yere fırlattı. Sokakta mis gibi hava vardı. Dışarıda açan güneş ışıkları odasının içini aydınlattı. Ellerini camın kenarına koyup derin bir nefes alıp verdi. Dışarıda ki güzel rüzgar saçlarını bir oyana bir bu yana doğru sallayıp duruyordu.
Apolline yumuşacık ellerini camın kenarından çekip hala soğumamış sıcak yatağının içine oturdu ve filmini izlemeye devam etti. Mısırını hızlı hızlı yemeye başladı. Sanki kıtlıktan çıkmıştı.
O anda canı sıkılmaya başladı. Mısırını kenara koyup ve bilgisayarını kapatıp yatağından kalktı. Tekrar cama doğru gitti ve dışarıda ki topla oynayan küçük çocukları gördü. Birden onlara baka baka güldü. Sonra dolabına doğru yaklaşıp kıyafetlerinden birini eline aldı. Kıyafet seçtikten sonra giymeye başladı. Aynasının karşısına geçip ve koltuğunu oturup beline kadar uzanan sarı saçlarını okşamaya ve daha sonra da taramaya başladı.
Hazır olduğunda kapısını açtı ve aşağıya inmeye başladı. Kimse gürültüden uyanmasın diye parmak uçları ile iniyordu. Ayakkabılıktan ayakkabısını, üst dolaptan anahtarını ve alt dolaptan da ceketini alıp dışarıya çıktı. Parka doğru gitmeye başladı ve arkadaşlarının orada olduğunu görünce '' Hey millet selam. '' dedi.
Hep bir ağızdan:
'' Selam ''
'' Selam ''
'' Selam ''
'' Selam ''
'' Selam ''
'' Selam '' Dediler. Apolline '' Ne yapıyorsunuz bakalım burada? '' Arkadaşı Merslie hemen cevap verdi.
'' Ne yapacağız tabii ki de yarın ki sınavı çalışıyoruz. ''
Apolline korkarak '' Ne yarın sınav mı vardı? Benim neden haberim yok bundan? Ne sınavı? '' dedi cümleleri hızlı hızlı söyleyerek.
'' Evet vardı. Artık bilmiyorum sen her zaman başka dünyalara daldığın için bilmiyor olabilirsin. Şey ım-mm yarın, yarın, yarın heh aklıma geldi yarın edebiyat sınavı var '' dedi.
'' Ne? hemde edebiyat. Hiç sevmiyorum o dersi. Neyse o zaman ben dershaneye ondan sonra kütüphaneye gideyim de sınavı çalışayım. Hadi görüşürüz çocuklar. '' Diye de ekledi.
Dershaneye gitmek için hızlı hızlı yürümeye başladı. Derhaneye geldiğinde ders bölümleri sınıfından birisini seçti. Edebiyat dersi bölümüne girip sıradan birisine oturdu. 10 dakika sonrasında hocası geldi ve içinden '' Sonunda. '' Diye geçirdi. Öğretmenleri 2 saat boyunca ders konularını tek tek anlattı. Apolline dersten sıkıldığı halde dinliyor ara sıra defterinin en arka sayfalarını karalıyordu. Zil çaldı ve öğretmen '' Ders bitmiştir çıka bilirsiniz arkadaşlar. '' dedi. Apolline eşyalarını topladı ve ilk önce kapıdan o çıktı. Dershanenin merdivenlerinden hıphızlı iniyordu. Kapıyı hızlı bir hareketle açıp eve doğru gitti. Eve dönerken parktaki arkadaşlarını gördü.
'' Siz hala gitmediniz mi? ''
'' Hayır derse biraz ara verdik de 20 dakikaya gideriz eve. ''
'' Her neyse tamam o zaman ben çok yoruldum biraz uyuyacağım.'' dedi
Apolline eve doğru sarhoş gibi gidiyordu anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı. Anahtarı, ceketini ve ayakkabılarını yerine koyup odasına çıktı. Annesi ve babası uyanmış kahvaltı ediyorlardı. Apolline'nin annesi
'' Kızım gel kahvaltı yap.''
'' Ben yedim bir şeyler size afiyet olsun ben uyuyacağım. '' dedi ve odasına çıkmaya başladı.
Odasına nihayet gelmişti. Kapıyı açtı ve kapattı. Kitaplarını masasının üstüne koydu ve üzerini değiştirip yatağına yattı. Telefonunu eline aldı. Resimlere bakıyordu. O kadar yorulmuştu ki resimlere bakarken uyuya kalmıştı.
Konu: Apolline Daphné 
